benim kıymetli izleyenlerim

29 Eylül 2012 Cumartesi

KIŞ HAZIRLIKLARI


 merhabalar
yaklaşık bir aydır ara ara kış hazırlıkları ile uğraşıyorum
üç çeşit reçel
bunlar mürdüm şeftali ve üzüm reçelleridir
genelde reçelleri çocuklar sevse de bu bizim evde tersi olup çocuklar pek yemez biz yeriz
turşularımı yaptım
derin dondurucuya közlenmiş patlıcanlarımı ve kırmızı biberlerimi koydum

hatta kırmızı biberleri ve dolma biberleri sadece yıkayarak ve tohumlarını çıkararak koydum
geçen sene de denemiştim okuyor mu diye olmuştu
kışın biber dokması bana çok lezzetli geliyor
ve bu sene ilk defa şişede domates yaptım
5 er kilo luk iki alışverişten toplam 6 kavanoz domates suyum oldu
öncelikle
suyu tencereye koyup kaynatıyoruz
domatesleri içine atıyoruz
 bir müddet bekliyoruz sakın çok patlatmayın
hepsini birlikte çıkarıp tekrar yenilerini tebcereye atın bu arada çıkardıklarınız soğumuş oluyor
ve resimde görüldüğü gibi şeftaliden daha kolay soyuluyor
büyük bir tencereye soyduğunuz domatesleri iri iri dğrayıp kaynamasını bekliyorsunuz dikkatlice kaynatın
sonra el çırpıcısı ile parçalayıp hemen kavanoza koyun ve ağzını sıkıl sıkı kapatın
afiyet olsun


27 Eylül 2012 Perşembe

LEOPAR DESENLİ KIYAFETLER MODAMIY MIŞ?


MERHABALAR
geçenlerde diktiğim hafif tunik tarzında ince penyeye baskılı bluzum
kumaşı pazardan almıştım
okadar büyük bir parça ki
kızıma bir elbise bana da ileride yine çıkarsa bir tunik çıkar
koca parça 1 tl idi
leoparın modası tekrar geldi diyorlar
ne zaman gözde olma durumu azalmış ki


  
 
 
 
 
 
 
 
 
 





25 Eylül 2012 Salı

SANA DÜN BİR TEPEDEN BAKTIM......




SANA DÜN BİR TEPEDEN BAKTIM AZİZ İSTANBUL
Sana dün bir tepeden baktim aziz İstanbul
Görmedim gezmedigim, sevmedigim hic bir yer
Ömrum oldukca, gönul tahtima keyfince kurul
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Nice revnakli sehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan
Yaşamistir derim, en hoş ve uzun rüyada,
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan


Saint George adına yapılan Aya Yorgi Kilisesi, Büyükada'nın en yüksek noktalarından birinde konumlanmıştır. Ortodoks kilisesinin otoritesi sayılan başpiskoposluğun Türkiye'de kabul ettiği kilise olma özelliğini taşır.

Rumlar tarafından Aya Yorgos olarak adlandırılan kilise, zaman içerisinde Aya Yorgi olarak anılagelmiştir. Kilisenin en çok göze çarpan motifi, denizden çıkan canavarı mızrağı ile öldüren Saint George ikonasıdır. Çeşitli okült yazılarda ise bu ikonun aslında birçok ruhsal anlam taşıdığı ifade edilir. Bu ikonalar hakkında anlatılan ve kiliseyi böylesine önemli bir ziyaret & adak merkezi haline getiren bir efsane vardır.

Anlatılanlara göre; Bizans döneminde işgal altında kalan Aya Yorgi kilisesindeki ikona ve kutsal cisimleri kurtarmak isteyen papazlar, söz konusu cisimleri toprağa gömüp üzerini kapatmışlar... Aradan geçen uzun yıllardan sonra aziz Aya Yorgi, bir çobanın rüyasına girmiş ve kiliseye uzanan yolu tırmanmasını, çan sesi duyduğu yerde durup kazmasını söylemiş...

Olayı fazla dikkate almayan çoban, aynı rüyayı 3 gece üst üste görünce "bu işte bir iş var" diyerek çıplak ayakla (fakirlikten olabilir) ve hiç konuşmadan (yalnız çıktığı için olabilir) kiliseye uzanan uzun yokuşu tek başına tırmanmış. Rüyasında görmüş olduğu olay gerçekleşmiş; kiliseye yaklaştığı anda çan sesleri duymaya başlamış ve tam o noktayı kazıp, gömülü cisimleri bulmuş. Üstelik; cisimlerin her biri gömüldüğü günkü kadar yeniymiş.

Adı geçen ikona ve diğer eşyalar, bugün Aya Yorgi kilisesinde sergilenmektedir. Kapısında yazan bilgiye göre; söz konusu kilise, ikonların ilk saklandığı kilise değil, onun yerine yenilikçi bir papaz tarafından yaptırılan ve zaman içinde restore edilen 2 kilisenin yenisi imiş; yani toplamda 3 kilise söz konusu imiş.

Ayrıca bu kilise, hıristiyanların 2 hac noktasından biri kabul edilir (diğeri Meryem Ana'dır) ve yılın iki tarihinde (23 Nisan ve ve 24 Eylül) ziyaretçi akınına uğrar; öyle ki, ne vapurlarda, ne kiliseye çıkan yolda, ne de kilisede adım atacak yer bulunmaz. Hıristiyan inanışına göre, Aya Yorgi'ye yürüyerek çıkan insanlar yarı hacı sayılırlar, tam hacılık ise Efes'deki Meryem Ana Kilisesi'nin ziyareti ile gerçekleşir. Bu tarihlerde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte adaya ulaşmak gerekir, yoksa izdiham sebebiyle kilisenin kapıları kapanabilir. Zaman zaman polisler insanları kontrol etmek durumunda kalırlar. Şanslı ziyaretçiler, yokuşu hiç konuşmadan çıkarlar ve kilisede dilek dilerler; dilek dileyenler kiliseden bir adet çan veya anahtar alır. Dilekleri gerçekleşen kişilerin kiliseye geri gelip aldıkları objeyi geri vermesi gerekir; yanlarında biraz yağ getirmeleri de tercih edilir (yorumsuz not: dileği gerçekleşen Şeyda almış olduğu anahtarı geri götürmeyi unutunca rüyasına giren bir papaz kendisine bunu hatırlatmıştı). Kilise, yılın diğer zamanlarında da ziyarete açıktır.

Aya Yorgi kilisesine çıkan yol, çalılara bağlanmış ipler, üst üste konmuş taşlar ve tırmanırken yolda açılmış makara makara iplerle doludur. Yaygın inanışa göre bu yolu hiç konuşmadan çıkan ve yoldaki çalılara ip bağlayan kişinin dileği gerçekleşir ve işleri çözülür, yolu bir makara ipi aça aça çıkan kişinin ise kısmeti açılır.

Ayrıca havası ve manzarası çok güzel ve huzurludur, yanıbaşında yer alan lokantada ise enfes yemekler yenebilir.   Büyükada'ya gelip de burada yemek yemeden dönmek büyük bir kayıp sayılır.
 http://www.derki.com/gezikolik/item/1001-aya-yorgi-kilisesi
yukarıdaki bilgiyi alıntı olarak kullandığım  siteye teşekkürlerimle
 
merhabalar 
evet dün ayayorgi kilisesinde bir izdiham vardı
biz de bir önceki gün büyük adanın en zirve noktası olan buraya gittik
manzara Yahya Kemal Beyatlı nın sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul demiş olabileceği bu naktadaydık
konuya mankenlik yapan kızım arkasından görülen manzara bir hanım efendinin giydiği elbisesinin etekleri ve hatta eteklerinde işlenmiş nakışları gibi duran kıyı büyük adanın sahili
tabi aya yorgi nin dünkü gününde insanların aslında sonradan uydurdukları bir inanışa göre yokuşun alt noktasından zirveye göre ip tutup onu koparmadan ulaştırırsanız niyetiniz ne ise kabul olurmuş
tabi arkadan gelenleri düşünmeden bunun nasıl mümkün olabileceği unutulmuş
herkesin ellerinde getirdiği ipleri yerlere dizerek bir çevre kirliliği oluşturulduğu hiçe sayılarak
zaten sabah olmadan bu ipler yerinden toplanıp imha edeilmekte


 güneşin doğuşu ve batışı bu noktada n böyle görünmekte
buraya akşam üzeri çıkmaya gayret ederseniz güneşin İstanbulun semalarından batışını seyrederek günü sonlandırabilirsiniz bizim gibi




 adaların en üst noktasını buradan seyredebilirsiniz
hatta  istanbul u yarım ay şeklinde buradan seyre doyulmadığını bil müşahede edebilirsiniz
akşamüstü istanbulun yanan ışıklar ve hava şansınıza temiz ise değmesin kimse keyfinize
 amatörce çekilen fotoğraflarla ancak bu kadarını paylaşabiliyorum
gidecek olanlar temiz yağmursuz bir gün tercih ederlerse iyi olur
belli bir noktaya kadar fayton çalışıp lünapark noktasından sonra yayan olarak gidilen tatl ıfakat uzun bir arnavut kaldırım taşlarla döşenmiş yol arada da iki adet çeşme var
bir son not da ayağınıza mutlaka spor ayakkabı giyin ,yollar kösele ayakkabıya uygun değil
istanbulu seyrederken zevkine doyamacaksınız
                           

20 Eylül 2012 Perşembe

ÜRETTİKÇE MUTLU OLUYORUZ ÖRGÜ ÇANTAM



MERHABALAR
evt örgü çantamı da az önce bitirdim
aslında örülmesi hemen birkaç gün içinde bitmişti ama nasıl ne aksesuar kullanayım diye bayadır bir düşünmekteydim
o kadar çok yarım işlerim var ki hangisini nasıl yapsam diye beklemekte
elişi olunca yine oturup kalkıp yapylıyor da makinelik işleri varsa beklemedeler
nasıl yapmışız bir bakalım

yuvarlak olarak başlamak gerekiyor belli bir noktaya kadar arttırarak örüyorsunuz karar verdiğiniz noktadan itibaren arttırmayı kesiyorsunuz bir nevi boru şekli olacak şekilde örüyorsunuz yüksekliği yine sizin istek ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak boyutta olmalı
arada benim gibi cep kullanmak istiyorsanız cep payı bırakıyorsunuz ben 3 cep torbalı olmasını istedim
karar verdiğiniz yerde 15 ilmeği örmeden 10 zincir çekip o ilmekleri atladım

 çok uzun zaman önce aldığım( yaklaşık 12 sene ) bu yapıları aynı ama farklı renkteki fermuarları (kısmet buna deniyor ben bu fermuarları o senelerde büyük oğluma pantolon dikip onlarda kullanıyordum spor pantolon için alınmış fermuarlardı)
cep ağızlarına elimde diktim
bu çantada herşeyi elimle el dikişi yaparak tuturdum
 sapı da gövdeye sabitleyerek  yine aynı ipi ile ördüm



 ceplerin içine torba diktim
yine el dikişi tabi


 fisto ve tül üzerine floş ip ile işlenmiş fisto ile yine el de dikerek süsledim

 birde şimdilerde olmaz ise evden çıkmadığımız telefon için bir kılıf örüp onuda yan askıya elimde sabitledim
onuda fisto ile sevimli hale getirmeye çalıştım
 tamm benim gibi çocuklu bayanların günlük kullanmaları için yazlık bir örgü çanta ortaya çıktı
benim gibi üretmeyi sevenler bilir
tamamen kendiniz tasarlayıp düşünerek onu uyguluyorsanız keyfinize diyecek yok
mutlu oluyorum ürettiğim ve becerebildiğim için ortaya yararlı bir parça çıktığı için
bana sorular sorulduğunda( bende öğrenmek için çok sorarım )
hiç bir şeyi gizlemem benim yöntemimden faydalanarak  o da yapsın ve üretsin isterim
ama başkasının yaptığı daha farklı olsun isterim
yapacaklara benden bir örnek olsun
daha güzelleri sizlerin olsun efendim


18 Eylül 2012 Salı

EN KARA HABER







Her gün bir kötü haber
duymak ne acı
insanın televizyonun düğmesine dokunası gelmıyor
heleki eğlence programlarına hiç meyil yok
buna hangi yürek dayanır
ALLAHIM SEN AİLESİNE SABIR VER
biz bile gözlerimiz yaşlar içerisinde o cenazeleri seyrederken
sevdikleri ve metanetleri ....mümkün olmayacak bir olay
iki gün önce Bingöldeki şehit olan 8 polis haberi hepimizi sarstı
biz iki sene önce geldik bingölden
Karlı ova ya olaylarda hep takviye ekip gider merkezden
güle güle dualarla Allah a emenet ederek gönderirisin eşini
böyle bir haber gelecek diye hepimiz canımız ağzımızda bekledik eşlerimizi
sağ salım gelince de sevinirdik doğal olarak
tabi artık terör her yerde
dün feryat ediyor şehit polisin eşi
biz 1,5 yıllık evliyız
12 sene aşk yaşadık okul arkadaşım... benim diye
gelde hüngür hüngür ağlama
o 100 kilo bombanın tesirine zırhlı araç da dayanmaz ki
hani zırhlı araçla gidildi desek
birde o canım polislere mezar olan minübüs var ya
zamanında biz bile çoluk çocuk bir yerlere giderken binmişizdir bir kaç kere
ah o parçalanmış hali beni de parçaladı inanın
o kadar çok şehit haberi duyuyoruz ki
hepsi birbirine karışmış durumda
mutlaka hepimizin memleketinden  de bir şehit gitmiştir
en kara haber diyorum
ALLAHIM SEN SABIRLAR VER

15 Eylül 2012 Cumartesi

17. yıla merhaba derken

 merhabalar
evet bu gün bizim evlilik yıldönümümüz
biz bayanlar pek meraklıyızdır unutulsun istemeyiz önemli günleri
eşim bir kaç ay önceden beni uyarıp bu günü sakın ha bana sürekli hatırlatıp beni üzme dedi
kendisinin asla unutmayacağı bir günmüş zira
öyle de oldu ben de ağzımı tutup hiç bir kelime etmedim
taki bu hafta başına kadar
hani ben o lafın üzerine bir daha birşey demedim ama içim içimi yiyor acaba hatırlacakmıdiye
ya unutursa tepkim ne olur diye de düşünmüyor değilim hani
aman olsun unutsada bir şey olmaz zaten çoluk çocul nereye sığarız böyle diye kendimi avutuyorum
çocuklarla bir yere gitmeye çekindiğinden değil de şıkır şıkır giyinip de ufak bebeğin peşinde koşturduğum bir gece olsun hiç istemiyorum
eğer bir yere gideceksem orayı tam yaşamak istiyorum
yemek yerken ağlayan mutsuz olan bir bebek kaşturan
oraya buraya tırmanan bir bebek olsun istemiyorum
neyse
bu hafta başı tesadüf eseri kaynanamlar buraya gezmeye gelince yaşasın
rahatça bir yerlere gidebiliriz  herhalde dedim
eşime bir sabah kahvaltıda bu günün adını ağzıma almadan ya
sana bir şey soracağım dedim adam
cin gibi bana sana bana hatırlatma demedimmi demezmi
lokma boğazımda kaldı valla
nasıl ne demek istediğimi anladı anlamadım
güldüm tamam dedim tabi ben merak içinde çatır çatır çatlarken
bu gün geldi çattı




 meğer brıdge den günler önce rezervasyon yaptırıp en güzel yeri bize ayarlatmış
çocukları babannelerine gönül rahatlığı ile bırakıp şahane bir yemek yedik
bizimle ilgilenen garson da bu fotoğrafları çekti
ortam çok rahat ve yan tarafta düğün olmasına rağmen hiç düğün müziğinin gelmediği bir yer
zaten manzaraya diyecek yok
maşallah iki köprüde ışıl ışıl ortada bir sıralı inci gibi parlamakta
yemekler iseharikaydı
tatlı olarak dondurma istedim
birden ortaya küçük sevimli bir pastacık geldi
garson bizim ikramımız dedi iki tanede mum yaktı
şaşırıp kaldım bu kadar düşünceli bir müessese
biz 16 seneyi devirdik inşsllah hep birlikte nice yıllara
hediye mi oda tek taş bir yüzük




6 Eylül 2012 Perşembe

PANTOLONU ETEĞE DÖNÜŞTÜRMEK

 
 
 
 
MERHABALAR
işte YİNE  YENİ  bir DIY
 pantolonun eteğe dönüşme macerası  işte böyle sonuçlandı
geçenlerede pantolon nasıl etek olur başlığında bir postum vardı
onda keserek gösterdiğim pantolonu hayata geçirmek için dün otururken aniden gelen bir fikirle ayaklandım ve kumaşlarımın içine dalıp uygun kumaşı bulunca başladım kesip ayarlamaya
teğelleyip baktım pek bir düz geldi
dantel kumaşım vardı birde aksesuvar olarak şunu deneyeyim derken böylesine bir tasarım oluştu
kurdela ve dantel ile eteğim( eski  pantolonum) zenginleşti
hani fenada olmadı yok yere bir eteğim oldu
 
 
 
 
 







2 Eylül 2012 Pazar

FINDIK BİTTİ YİYENLERE AFİYET OLSUN

 hani fındık toplamaya gitmiştim ya geçen hafta
gitti topladım çıkarttım
hatta kurutup geldim
bizim ufaklıkların fındık halleri de burada
fındığın geri kalan kısmı harmanda annem çocuklar fındık görsün diye bir kısmını evin önüne serip
böyle bir görüntü oluşturduk
bizin en ufaklık fındıkta oturup uğraşmayı çok sevdi
kapıyı açık buldukça fındığa gitti
atıp atıp oynadı içine doldurdu oynadı
elleriyle yoğurup oynadı
ağzına atacak diye çok korktuk ve dikkat ettik
neyse ki bitti ve geri geldik
bundan sonra yiyenlere afiyet olsun
 
 
köyümden manzaralar
aslında denizin daha net  görünmesi gerekiyor
fotoğraf makinası çok uzaklara odaklı olmdığı için deniz belli olmuyor
 



 hava bulutlu olduğu için net çıkmamış