benim kıymetli izleyenlerim

31 Ekim 2013 Perşembe

DAN BROWN VE KİTABI CEHHENNEMMİŞ












Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon Cehennem romanında

gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan

Langdon kendini bir anda başından vurulmuş, son 48 saat içinde hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da

buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir

doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor.

Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi

karşısında bulan Langdon kendi ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç

 fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının

peşine düşüyor.

Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera anlata anlata floransayı bitiremiyor


 İtalya’nın diğer büyülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve

Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl

içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem

Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar

etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut

Langdon’dur.
İşte benim merak ettiğim Türkiye kısmı ya da  İstanbul macerası da o kadar kısa anlatılmış ki halbuki

 ne hayyaller ile almıştım çünkü romanlarında bahsettiği şehirleri harika anlatıyor istanbul'a  100

sayfa bile ayıramamış( 571 sayfalık kitabın 476'inci sayfasında kendimizi İstanbul'da buluyoruz ve son 10 sayfa boş)




  Ayasofya’nın altındaki 12 yataklı mezar odası  var ben bunları anlatacak sandım “Mezar odasının üstünde, toprak üstüne

açılan bir sarnıç kapağı var buradan girip  Ayasofya'nın iç kısımlarını anlatacağını bekliyordum. Kitabın ilk başlangıcındaki

koşturmaları yazacağına böyle gizemli yerlerini yazsaymış.
 
 488 metre uzunluğunda bir tünel . anlatılsa ne harika olurdu  Dehlizlerin büyük kısmı yüzeye yakın. alta indiğiniz  de

Toplamda bir kilometreyi bulan su yolları ve tünelleri

  Ayrıca su yollarının Topkapı Sarayı ile bağlantıları olduğunu  anlatacak sandım 

Binlerce yıllık bir geçmişi olan bu şehir, Doğu ile Batı'nın kesişim noktası. Batı sanat tarihinin temelleri

burada atılmış. Yani ilhamını sanat tarihinden alan bir macera romanı için İstanbul müthiş hazineler

barındırıyor. Şehri gizli bir ağ gibi birbirine bağlayan labirentsi yeraltı dehlizlerini, su kanallarını ve sarnıçları

 düşünün, başka hangi şehirde bir batık saray var ki? Ayrıca İstanbul dünyanın en kalabalık şehirlerinden.

 Avrupa ve Asya'dan her gün sayısız turist buraya gelip gidiyor. 


Karşısındaysa bu kez, Dante'yi takıntı haline getirmiş ve eylemlerini ondan alıntılarla şifreleyen bir deli dahi

var.. Ayrıca Cehennem'in iyileri kesinlikle kötülerden daha kafa karıştırıcı. Hele bir tanesi var ki önce iyi,

 sonra kötü, sonra kahraman oluyor.



 250 SYFA BOYUNCA iki kişi sağdan sola koşuşturularak roman kurgusunu oluşturmuş.


İtalyanca bilip bilmediği, konuşup konuşmadığı  üzerine çelişkiler var... bir bilmiyor bir biliyor.. oysa latince uzmanı
 


size tavsiyem cehennemi okuyacaksanız  daha iyi anlamak için önce Dante'nin ilahi komedyasını  okuyun


kitabı okumam seneler önce gittiğim Floransa anılarımın canlanmasından başka bir işe yaramadı






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bendencesitlemeler