Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon Cehennem romanında
gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan
Langdon kendini bir anda başından vurulmuş, son 48 saat içinde hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da
buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir
doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor.
Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi
karşısında bulan Langdon kendi ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç
fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının
peşine düşüyor.
Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera anlata anlata floransayı bitiremiyor
İtalya’nın diğer büyülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve
Longdon kendini bir genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl
içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu Dante’nin Cehennem
Haritası ile ilişkilendiren deha birinin peşinde buluyor. Tek sorun bu psikopat bir hafta önce intihar
etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir günden az kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut
Langdon’dur.
İşte benim merak ettiğim Türkiye kısmı ya da İstanbul macerası da o kadar kısa anlatılmış ki halbuki
ne hayyaller ile almıştım çünkü romanlarında bahsettiği şehirleri harika anlatıyor istanbul'a 100
sayfa bile ayıramamış( 571 sayfalık kitabın 476'inci sayfasında kendimizi İstanbul'da buluyoruz ve son 10 sayfa boş)
Ayasofya’nın altındaki 12 yataklı mezar odası var ben bunları anlatacak sandım “Mezar odasının üstünde, toprak üstüne
açılan bir sarnıç kapağı var buradan girip Ayasofya'nın iç kısımlarını anlatacağını bekliyordum. Kitabın ilk başlangıcındaki
koşturmaları yazacağına böyle gizemli yerlerini yazsaymış.
488 metre uzunluğunda bir tünel . anlatılsa ne harika olurdu Dehlizlerin büyük kısmı yüzeye yakın. alta indiğiniz de
Toplamda bir kilometreyi bulan su yolları ve tünelleri
Ayrıca su yollarının Topkapı Sarayı ile bağlantıları olduğunu anlatacak sandım
Binlerce yıllık bir geçmişi olan bu şehir, Doğu ile Batı'nın kesişim noktası. Batı sanat tarihinin temelleri
burada atılmış. Yani ilhamını sanat tarihinden alan bir macera romanı için İstanbul müthiş hazineler
barındırıyor. Şehri gizli bir ağ gibi birbirine bağlayan labirentsi yeraltı dehlizlerini, su kanallarını ve sarnıçları
düşünün, başka hangi şehirde bir batık saray var ki? Ayrıca İstanbul dünyanın en kalabalık şehirlerinden.
Avrupa ve Asya'dan her gün sayısız turist buraya gelip gidiyor.
Karşısındaysa bu kez, Dante'yi takıntı haline getirmiş ve eylemlerini ondan alıntılarla şifreleyen bir deli dahi
var.. Ayrıca Cehennem'in iyileri kesinlikle kötülerden daha kafa karıştırıcı. Hele bir tanesi var ki önce iyi,
sonra kötü, sonra kahraman oluyor.
250 SYFA BOYUNCA iki kişi sağdan sola koşuşturularak roman kurgusunu oluşturmuş.
İtalyanca bilip bilmediği, konuşup konuşmadığı üzerine çelişkiler var... bir bilmiyor bir biliyor.. oysa latince uzmanı
size tavsiyem cehennemi okuyacaksanız daha iyi anlamak için önce Dante'nin ilahi komedyasını okuyun
kitabı okumam seneler önce gittiğim Floransa anılarımın canlanmasından başka bir işe yaramadı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
bendencesitlemeler